Tükendi
Gelince Haber Verİslâm akâidine dair kısa ve öz bir malumattan sonra ibadet, ahlak ve âdâba dair geniş malumat anlatan kitaptır.
Boyut: 17x24cm
 Cilt Durumu: Ciltli
 2. Hamur Kağıt
 Sayfa Sayısı: 575
Azamet, Kibriyâ, Celâl, İzzet ve mutlak Hâkimiyyet sâhibi, Allahü teâlâya, âlim kullarının nefesleri ve kitablarındaki harfleri sayısınca, sevdiği ve beğendiği şekilde hamd ü senalar olsun. Muhabbetinin icâbı ile mahlûkâtı yaratmak dileyince, nûru ilk, vücûdu son peygamber olarak zuhûr eden, iki cihân serveri, insanların ve cinlerin peygamberi, göklerde Ahmed, yerde Muhammed isimleri ile bilinen Peygamber efendimize, temiz ve Acirc;line, hidâyet yıldızları olan Eshâbına, onlara tâbi olanlara ve kıyâmete kadar, bunların dîni ve izi üzere bulunanlara, Hak teâlânın velî kullarının kalplerinde ve dillerinde olan zikirler sayısınca salât ü selâm olsun!
ve laquo;Ümmetimin âlimleri Benî İsrâîl’in peygamberleri gibidir ve raquo; hadîs-i şerifine mazhar olan, bu son ve en mükemmel İslâm dîninin, sayısız ve çok yüksek âlimleri, bu dînin zabtını ve devamını, bid’at ve reform-dan konınmasını te’mîn etmek için, bir tarafdan İslâm dînini fiilî dhâd, ya’nî i’lâ-yı kelimetullah için bütün dünyaya yaymak, insanları dünya ve âhirette mes’ûd etmek niyyetiyle canla başla uğraşırlarken, diğer taraftan sayısız ve çok değerli kitaplar yazmışlardır. Berekât Kitabevi, bu kıymetli eserleri bugünkü türkçeye çevirip neşretmekle büyük bir hizmeti yüklenmiş bulunuyor. Okumak ve dînini sağlam eserlerden öğrenmek isteyen temiz din kardeşlerimiz için, sağlam kitap, güvenilir eser bulamama korkusu kalmamıştır.
Gerçekten bir yandan Asr-ı seâdetten uzaklaşmanın gönüllere olumsuz etkisi, kalblere zulmet perdelerinin gelmesi yetmeyip, masonların ve komünistlerin İslâm dîni için değer sayılan her varlığı yıkmaya çalışmaları, İngiliz ve Haçlı ruhunun bu dîn-i mübîne bitmeyen buğz ve düşmanlığı tahrîbâtını olanca hızı ile sürdürürken, diğer yandan İslâmda bozuk fırkaların zuhûru, hıristiyan ve yahûdî metodları ile, İslâm memleketlerinde meydana çıkan reformcu fikirlerin, mezhebsizlik bozuk yollarının, vehhabîlik ismi altında İslâm dışı sapık ve bozuk dinlerin, yayılma istîdâdı gösterişi, atalarının sağlam dinine bağlı olarak yaşamak isteyen, Selçuklu ve Osmanlı Türklerinin devamı son Türk devletinin biz müslüman torunlarını kahrediyor, eziyor.
Aziz okuyucu kardeşlerim! İşte bu ezikliğin verdiği sorumluluk ağır yükünü bir parça hafifletmek, vatanıma, milletime, cem’iyyetime karşı vazifelerimi yapabilmek için, (en yüksek insan müslümandır) düsturunu benimseyerek, siz kardeşlerime, İslâm yavrularına fâideli olmak arzusuyla yıllarca çalıştım. Yirmi beş yılı aşkın bir zamandır, arabca, farsca, osmanlıca eserleri inceledim. Bu kitaplardan bir kısmını dilimize çevirip kalbi, İslâmî öğrenmek ile tutuşan siz temiz Türk yavrularının okumasına sundum. Bu eserleri hem okuyunuz, hem okutunuz. Gemiyi en son tek eden kaptandır. Hepiniz bilgili, usta birer kaptan olursanız bu gemi batmaz ve terk edilmez, hattâ yara bile almaz. Ama yara almıştır. O halde sizin bilgi ve sevgi kardeşliği ile bir araya gelerek, elbirliği, güç birliği ile, hem gemiyi tâmir etmek, hem de yolundan alıkoymamak gibi büyük, ciddî ve mes’uliyyetli bir göreviniz vardır. Bu vazifenizi başarıncaya kadar, durmak, yorulmak, bıkmak, usanmak yok. Kimi dinlenmekten zevk alır. Allahü teâlâ bize çalışmaktan, kendi dînini öğrenmek ve öğretmekten, kendinden başka kimseye kul olmamaktan zevk almayı nasîb etsin!
İslâm dîninin garîb olduğu bu zamanda, mallarını, canlarını uğruna verdiği, bahçelerini, yurtlarını, hattâ çoluk çocuklarını bırakıp onu yüceltmek için başka ülkelere gittiği, çoğunun dönmeyip, şehâdet şerbetini şevkle içtiği atalarımızın torunu olmanın verdiği sorumluluk ve mükellefiyeti idrâk ve gereğini yapmak zamanı geldi ve geçiyor. Din bağından büyük bağ, Allah sevgisinden yüce sevgi, din kardeşliğinden sağlam kardeşlik, Ehl-i Sünnet itikadından güzel îtikad olmadığına göre: bunları te’mîn ile bir araya gelip sağlamlaşan ve yükselip başı göklere değen eski temel üzerine yeni binayı kim sarsabilir!
Aziz okuyucu kardeşlerim! Biz Ehl-i sünnetiz. Din için delilimiz dörttür: Kitab, Sünnet, İcmâ’ ve Kıyâs. Bunlardan birini kabul etmeyen, bil ki, mezhebsizdir, reformcudur. Gül bahçesindeki güller dururken, küllükte, çöplükte biten gülleri koklamayız!
İşte o gül bahçesinden, kokusu kıyâmete kadar bitmeyecek bir gül! Tayfaları kaptan yapacak bir rehber! Bu elinizdeki Şir’atü’l-İslâm Şerhi! İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî’ nin (kuddise sirruh) Mektûbât isimli eşsiz kitâbında medh buyurduğu, îmân, akâid, amel, ahlâk ve İslâm dîninde âile, komşu, akraba ve cem’iyyetle ilgili örf ve âdet bilgilerinin sağlam kaynağı, dînimizin temel kitablarındandır. Şerhi ise, en kıymetli yüz otuz küsur kitabdan istifâde ederek hazırlanmış, pek güzel bir eserdir. İstifâde edilen kitabların isimleri, şerh edilen mevzuların sonunda geçtiği gibi, kitabın sonunda hatime kısmında da bir arada bildirilmektedir.
Bir müslümân için çok zarurî olan bu bilgilerle amel edilirse, insan olgunlaşır. Kul olmanın zevkini tadar. îmân ve ibâdeti, kulluğun borcu, vazifesi, hattâ hilkatinin icâbı bilir. Kalben, rûhen olgunlaşır. Hayâta bakışı, davranışları değişir. Nefs ve şeytanın zararlarını, aldatma ve hile yollarını sezer. Kendini İslâm dâiresinin içinde bulur.
Bu kıymetli kitab ve şerhleri hakkında, Kâtib Çelebi Keşfü’z-Zünûn'un 1044 üncü sahîfesinde şöyle diyor:
ŞİRATÜ’L-İSL ve Acirc;M: İmâm vâiz RüJcnü’l-İslâm Muhammed bin Ebûbekr’in eseridir. Müellif İmâmzâde diye tanınmıştır. Hanefî mezhebi âlimlerindendir. Hicrî 573 (m. 1177) yılında vefât etmiştir. Çok fâideli pek nefîs bir kitabdır. Bir cilddir. Altmış bir fasl üzere tertîb etmiştir.
Bunu, Mevlâ Ya’küb bin Seyyid Alî çok güzel, pek fâideli bir şekilde şerh etmiştir. 931 (m. 1524) vefât etmiştir. Bu şerhin ismini, ve laquo; Mefâtüıu’l-cinân ve mesâbîhu’l-cenân ve raquo;, ya’nî Cennetlerin anahtarları gönüllerin kandilleri vermiştir. Şerhnedenlerden biri de, Şeyh Yahyâ bin Yahşî bin Bahşî ibni İbrâhîm-i Rûmî’dir. Bu şerh memzûc olup Seyyid Alîzâde’nin şerhinden kısadır. Şerh edenlerden biri de, Kurd efendi diye tanınan şeyh Muhammed bin Ömer’ dir. Şerhin ismini ve laquo; Mürşidü’l-enâm ilâ dâri’s-selâm fî Şir’ati’l-İslâm ve raquo; vermiştir.
Dini Eserler
Osmanlı Müellifleri kitabının birinci cild 464. cü sahifesinde diyor ki: Ya’kub efendi (Seyyid Alîzâde), âlimler arasında meşhur ve makbul bir eser olan Şir’atü’l-îslâm’ ın faziletli şârihidir. Gülistan’ da arapça olarak şerh etmiştir. Diğer eserleri: Seyyid Şerîf’in şerh-i ferâizine hâşiye, Ecvibe âlâ şerh-i Miftâh li Kara Seyyidî, ve laquo;Hâşiye-i Şerh-i Dîbâce fî ilmi’n-nahv ve raquo;, Hâşiye alâ Şerh-i Metâli’il envâr. İmâm Yâfiî’nin, (Mir’atü’lcinân ve İbâretü’l-yekazân) isimli büyük târihini de kısaltmıştır. Hacc-ı şerifi ifâdan dönüşü sırasında 931 (m. 1524) de vefât etmiştir. Şir’aşerhi basılmıştır.
Biz bu tercemeyi, hicri 1273 (m. 1856) yılında, Sultan gâzî Abdulmecid hân zamanında, Matbaayı ve Acirc;mirede, Muhammed Recâî’nin nezâretinde basılmış nüshadan yaptık. Eserin aslı da, şerhi de arapçadır. Terceme ederken, mümkün mertebe eserin üslûbuna bağlı kaldık. İnşâAllahü teâlâ, müellif veşârihin muradına uygun bir terceme olmuştur. Terceme eserlerimizi okuyup, ifâdelerini beğenen din kardeşlerimizin memnûniyyet ve teşekkürleri, bu cinsten kıymetli eserleri türkçeye çevirme gayret ve isteğimizde cesâretimizi artırıyor.
Fıkıh - İlmihal Kitapları
Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) buyurur: ve laquo;Biz zelil, aşağı bir kavim idik. Allahü teâlâ, bizi, İslâm dîni ile azîz, kuvvetli ve hâkim eyledi. İzzet ve şerefi, Allahü teâlânın bizi aziz ettiğinden başkasında ararsak, Allahü teâlâ, bizi, eskisinden daha zelil eder. Bu mânîdâr ve büyük söz, her devir müslümanları ve özellikle bizim için bir düstur olmalıdır.
Şir’atü’l-İslâm, İslâm yolu demektir. Seyyid Abdülhakîm bin Mustafâ’nın (kuddise sirruh), Râbıta-i şerife risâlesi, elli yedinci sahîfesinde buyuruyor ki:
Şeriat, ya’nî İslâmiyyet, Allahü teâlâ' nın, Cebrâil ismindeki melek vâsıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammed a.s. gönderdiği, insanların dünyâ ve âhirette râhat ve mes’ûd olmalarını sağlayan, usûl ve kâidelerdir. Bütün üstünlükler, fâideli şeyler, İslâmiyyetin içindedir. Eski şeriatların, görünür, görünmez bütün iyiliklerini, İslâmiyyet, kendinde toplamıştır. Bütün saâdetler, muvaffakiyetler ondadır. Yanılmıyan, şaşırmayan akılların kabûl edeceği esaslardan ve ahlâktan ibârettir.
Şiratül İslam - İslam Yolu
Yaradılışında kusursuz olanlar, onu red etmez ve nefret etmez. Şeriatin içinde hiçbir zarar yoktur. İslâmiyyetin dışında hiçbir menfaat yoktur ve olamaz. İslâmiyyetin dışında bir menfaat düşünmek, serabdan şerab beklemek gibidir. Şeriat, memleketleri i’mâr, insanları terfihi emr eylemekte, Allahü teâlâ' nın emirlerine saygı göstermeği ve mahlûklara merhameti istemektedir. Her mahlûka karşı mes’ûliyyet taşımaktadır. Nefsin temizlenmesini te’mîn etmekte, kötü huylan, iyi huylardan ayırmaktadır. İyi huylu olmayı emr edip, kötü huyları, şiddetle red ve yasak eder. Her cihetten iffeti ve hayâyı emr eder. Tam sıhhatli olmaya cebr eder. Tembelliği, boş vakit geçirmeği red ve men’ eder. Zirâati, ticâreti ve san’ati, kat’î olarak emr eder. İlme, fenne, tekniğe, endüstriye, lâyık olduğu üzere, ehemmiyet verir. İnsanların yardımlaşmasını, birbirlerine hizmet etmesini ehemmiyetle istemektedir. Dîni ve vatanı başka olanların, canlarını ve mallarını ve namuslarını korumağa cebr edip, bunlara ilişmeği men eder. Ferdlerin, evlâdın, âilenin ve milletlerin haklarını ve idârelerini öğretmekte, dirilere, geçmişlere, geleceklere karşı bir hak ve mes’ûliyyet gözetmektedir. Seâdet-i dâreyni, ya’nî dünyâ ve âhiret saâdetini câmi’dir.
Başka dinler böyle değildir. Başka dinlerin hepsi bozulmuş, ilâhı hükümler yerine, insan kafasından çıkan formüller yer almıştır. Bunun için, lâ yetegayyer olamamış, ilerliyen, değişen hayat karşısında, şekiller ve ölü kelimeler hâlinde kalmışlardır. Allahü teâlâ, İslâm dînini; hayâtın yürümesini, ihtiyaçların değişmesini karşılayacak, terakkileri sağlayacak esaslar üzerine kurmuştur. Şeriate, orta çağın ihtiyaçları üzerine kurulmuş, değişmez hükümlerdir demek, İslâm dînine iftirâ etmektir. Bunu ancak, İslâm hukukunu dışardan gören, içinden haberi olmayan, kör, câhil veyâ din düşmanı, inadcı ve yalancı kâfirler söyler. Bunlar fıkıh kitablarını, kendi sözleri gibi, derme çatma sanıyor, Şerîate, şekil ve kalıp hâlinde ölü kelimelerdir diyorlar. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına böyle saldırmak, dinden ne kadar habersiz, ne kadar bilgisiz olduğunu göstermektedir. Dünyânın her tarafında, bugün, adâletin tatbikında görülen bozukluk, düzensizlik, hep ilâhi adaletten, İslâm hükümlerinden ayrılmanın neticesi değil midir? İslâmiyet, insanların mukadderatını, muayyen, müstekar, hiç değişmiyecek olan sağlam bir adalet temeline bağlamış, diktatörlerin, zâlimlerin, câhillerin, şahısları ve zümreleri kayıran veyâ ezen, birbirine uymayan kanunlar yapmalarına hâcet bırakmamıştır. Halkın mukadderâtını tesâdüfe, şansa değil, beyaza, siyaha ve doğuya, batıya yayılan eşit haklara, âdil hükümlere bağlamıştır. Fıkıh, şeriat kitdblan, orta çağın kâidelerini ve her asırdaki zâlimlerin, sarhoşların, taklidçilerin kanunlarını değil, her terakkideki, her ilerlemedeki zorlukları çözen, her çağda huzur ve saâdeti sağlıyan ilâhî hükümleri bildirmektedir.
İslâm dini, insanların hem ruhî, hem de maddî refâhını te’mîn edecek bir şeriat getirmiştir. Bu şeriat, sâdece, ferdle Allah arasında râbıta kurmakla kalmayıp, ferdin, bir topluma, hattâ insanlık câmiasına karşı haklarını ve vazifelerini şümullü olarak tanzim eder, hep ileriyi gösterir. İleriyi ister ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir. Bu şeriat, insan rîıhunu ve bütün insanlığı sevk ve idâre edecek prensiblerden ibârettir. Sosyal adalet esasları üzerine kurul-muştur. Bu şerîatte sınıflaşma yoktur. Herkes eşit haklara, aynı itibâra sâhibdir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hattâ yalnız müslümanların değil, bütün insanlığın, hür ve medenî bir hayat seviyesine ulaş-masını emr etmekte, bunun için de, sosyal adâleti esas tutmaktadır. O halde, ve laquo;İslâm dîni, yalnız bir vicdân işi olarak kalmalı, [hıristiyanlık gibi] Allah’la kul arasında gizli bir bağlılıktan ileri gitmemeli) demek, İslâmiyyeti yok etmek, yasak etmek olmaz mı? Bu ise lâyıklığa aykırı değil midir? Din serbestliği mi, din düşmanlığı mı olur? ve raquo;
Şiratül İslam - İslam Yolu
İşte hazret-i Ömer’in (radıyallahü anh) yukarıdaki sözünün ve terceme ettiğimiz kitabın ismindeki Şir’a sözünün kısaca açıklaması budur. Allahü teâlâ bizi Ehl-i sünnet mezhebinde yaşatsın ve öldürsün. Kendi sevgisini, Habîbinin, Ehl-i beytinin, Eshâbının ve onlara uyan Tabiîn ve Tebe-i tâbiînin, âlim ve velî kullarının sevgisini kalblerimizde arttırsın. Kıyâmette mezheb imâmlarının eshâbı arasında bulundursun. ve Acirc;min yâ Rabbel âlemin.
İÇİNDEKİLER
 Mütercimin önsözü 5
 Şerh edenin önsözü 11
 Musannifin önsözü 13
 Peygamberimizin (sallâllahü aleyhi ve sellem) sünnetine uymak 15
 İmân bilgileri 16
 Tümde ve amelde orta yola yönelmelidir 31
 Kaderiyye 32
 Bid’at ehli 32
 Amellerde niyyet 35
 Tüm öğrenme ve öğretmenin sünnetleri 39
 Nasihat verici din hocasının alâmetleri 52
 Kur’ân-ı Kerim' in fazileti 59
 Kur’ân-ı Kerim okumanın sünnetleri 61
 Kur’ân-ı Kerim' i kendi görüşüne göre te’vü etmek 74
 Kur’ân-ı Kerim okumadaki müstehablar 79
 Mushâf-ı şerif yazma âdâbı 82
 Abdestin sünnet ve edebleri 86
 Gusl abdesti, teyemmüm ve sünnetleri 97
 Namazın sünnetlerinin fazıleti 100
 Ezânın sünnetleri 103
 Mescidlerin fazileti 109
 Mescidlere gitmenin sünnetleri 111
 Cemâatle namazın fazıleti 113
 İmamlık yapmak 115
 Namaz kılanın dikkat edeceği edebler 118
 Namazın edebleri 121
 Nâfile ibâdetlerin fazileti ve çeşitleri 131
 Regâib gecesi namazı 134
 Berât gecesi namazı 135
 Kadir gecesi namazı 135
 Cum’a ve sünnetleri 139
 Fıtır ve Kurban bayramları ve sünnetleri 148
 Yağmur duâsı, güneş ve ay tutulmasındaki sünnet ve duâlar 150
 Zikrin sünnetleri 154
 Mahlûkâtın seyyidine (sallallahü aleyhi ve sellem) salevât-ı şerife getirmenin fazileti 156
 îstiğfârın sünnet ve edebleri 161
 Duanın sünnet ve edebleri 164
 Zekât, sadaka ve sünnetleri 177
 Dilenmenin sünnet ve edebleri 188
 Orucun sünnet ve faziletleri 193
 Ramazân-ı şerif orucunun sünnetleri 196
 Hac 208
 Aşûra gününün edebleri 217
 Kurban ve sünnetleri 220
 Helâl rızk için çalışmak 225
 Yemenin ve içmenin sünnetleri 240
 Şiratül İslam - İslam Yolu
 Bâzı yiyecek, içecek ve meyvelerin fazileti 257
 Su içmenin sünnet ve edebleri 267
 Elbise giymenin sünnetleri ve edebleri 269
 Mesken ve binânm sünnetleri 287
 Yürümenin sünnet ve edebleri 290
 Konuşmanın sünnet ve edebleri 296
 Yalan 301
 Ta’riz ve kinâyeli ifâde kullanmak 304
 İstiâre 306
 Muâraza, cidâl, hiciv, gıybet 307
 Gıybet, zinâdan şiddetlidir 309
 Gıybet, sevâbları ateşin odunu yediği gibi yer 309
 Gıybet edeni dinlememelidir 310
 Nemime 313
 Fuhuş söz söylemek ve sövmek 314
 La’net etmek 315
 Yemin etmek 318
 Boş konuşmak 320
 Medh etmek 324
 Şaka 325
 Konuşmanın edeb ve incelikleri 327
 Çok gülmek 331
 Aksırmak ve cevâbı 333
 Yatmanın, uyumanın sünnet ve edebleri 335
 Şiratül İslam - İslam Yolu
 Resûlüllah’ı rüyada görmek 338
 Yatsıdan sonra konuşmamak 339
 Uykudan uyanmak 340
 Kaylûle 342
 Teheccûd 342
 Rüyasını anlatmak ve ta’bir ettirmek 343
 Yolculuğun sünnet ve edebleri 353
 Hayvana binmek 357
 Yol arkadaşı 358
 Tâun hastalığı 362
 Yolculuktan dönme 364
 Sohbet ve muâşeret edebleri 366
 Müdârâ 375
 Kızınca ne yapmalı 377
 İnsanlara, hallerine göre muamele edilir 378
 Tevazu 379
 Büyüklere saygı 383
 Dostluk ve kardeşliğin sünnetleri 387
 îsâr 394
 İnsanlarla oturmanın sünnetleri 400
 İstemenin edebleri 405
 İstişâre etmek 411
 Din kardeşlerine ziyafet, sünnet ve edebleri 413
 Davete icabet 420
 Komşu hakkı 424
 Evliliğin sünnetleri, fazileti ve hakları 427
 İki bayram arası nikâh 434
 Düğün 435
 Şiratül İslam - İslam Yolu
 Yelime 437
 Dînimizde livata yapmanm hükmü ve cezası 442
 Akîka kurbanı 445
 Sünnet etmek 446
 Çocuğuna güzel isim koymak 446
 Künye ve lâkab 449
 Erkekle hanımı arasındaki âdâb-ı muâşeret 455
 Kadının kocası üzerindeki hakları 458
 Yabancı kadınlarla görüşmenin edebleri 464
 Ana-baba hakkı ve bunu gözetmenin sünnet ve edebleri 467
 Akraba hakkı 476
 Köle ve hizmetçilerin hakları 479
 Diğer insanların hakları 485
 Hayvanların ve kuşların hakkı 489
 Emr-i ma’rûf ve nehy-i münkerin sünnetleri 493
 Emr-i ma’rûfun şartları 499
 Kadılık, emirlik, fetvâ ve diğerlerinin hakları 504
 Cihâdın sünnet ve edebleri 513
 Hasta mü’minlerin sünnetleri 522
 Büyü 535
 Şiratül İslam - İslam Yolu
 Göz değmesi - Nazar 537
 Hacamat olmak 539
 Hasta yoklamanın sünnetleri, hasta hakları ve cenâze namazı, kefenleme ve defnin edebleri 541
 Vasiyetnâme nasıl yazılır 550
 Cenâze yıkamak 559
 Hâtime 571
Haftanın tüm günlerinde 08:30 - 01:00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz.
WhatsApp: 0545 223 76 69
bilgi@ihvan.com.tr
