Yeryüzünü insanla şenlendiren ve onlara doğru yolu göstermek için zaman zaman peygamberler gönderen Allah Teâlâ'ya sonsuz hamd-ü senalar olsun.
Peygamberler silsilesinin son halkası, âdemoğlunun faziletçe en üstünü ve ins-ü cin peygamberi Hazret-i Muhammed'e, onun âline ve ashabına salât-ü selamlar olsun.
İlk yaratılan insan ve aynı zamanda ilk peygamber Hazret-i Âdem; enbiyânın sonuncusu ise Hazret-i Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemdir. Bu ikisinin arasında resul ve nebi (elçi ve haberci) olarak birçok peygamberler gönderilmiştir.
Bu muhterem zatlar; mucizelerle müeyyed, meleklerle müşerref, vahiy ve ilhamla bilgilendirilmiş bulunuyorlardı. Kalpleri Allahtan gelen ilhamların aktığı yer, akılları ve idrak seviyeleri en üstün derecede idi. Onlar ile sıradan insanlar arasında mücevherat ile çakıl taşları arasındaki kadar büyük bir değer farkı vardır.
Peygamberân-i izam; özü ve sözü doğru, insanların en değerlisi ve zekisi, her hususta güven duyulmaya layık, Hak'tan aldığı emirleri halka aynen ve tamamen tebliğ eden, fıtrat ve yaratılış itibariyle günah işlemekten uzak kâmil insanlardır.
Peygamberlik vazifesinin yerine getirilmesi sırasında karşılaştıkları sıkıntılara sabır ve tahammül gösteren peygamberler, hayatlarının tehlikeye düşeceğini anlasalar bile, Cenab-ı Hakk'ın emirlerini halka tebliğden asla çekinmemişlerdir.
Dış görünüş itibariyle peygamberler ile diğer insanlar arasında ortak özellikler bulunmakla beraber, iç âlemleri yönünden sahip bulundukları güzellikler ve meziyyetler, onların Allah tarafından seçilmiş mümtaz kimseler olduklarının açık delili olmaktadır.
Hüküm ve hikmet sahibi Halikımız, zât-ı ilâhîsi ile kullan arasında elçilik yapacak peygamberleri müstesna değerlerle bezeyerek yaratmıştır. Onlar; hakikatleri olduğu gibi, gören göze, envâr-ı ilâhi ile aydınlanmış kalbe sahip bulunuyorlardı.
Vahy-i ilâhî ile ilmin zirvesine yükseltilmiş bulunan peygamberler, günaha bulaşmaktan daima uzak durmuşlardır. Çünkü "İlâhi cazibe" onları daima doğru yola ve hak olan cihete doğru çekiyordu. Gerçek koruyucu olan Cenab-ı Hak, onların yar ve yardımcısı idi.
Peygamberler, bir işin başında bulunurken, onun sonunu enine-boyuna ve derinliğine tefekkür ediyor ve hayırlı sonuçlara ulaşıyorlardı.
Hiçbir kimseden ilim tahsil etmedikleri halde; yüksek ilim sahiplerini hayrete bırakan konuşmaları, ilâhi vahyi almaları ve dosdoğru bir yolun takipçisi olmaları sebebiyle her türlü yanlış hareketten masun ve mahfuz korunmuş bulunuyorlardı.
Muhterem okuyucu, elinde bulunan bu kitapçık, dinî esaslara olduğu kadar akl-ı selime de aykırı bulunan sözlerden sakınmamıza ve peygamberler hakkında düzgün bir itikada sahip olmamıza vesile olur düşüncesiyle kaleme alınmıştır. Dikkatle okumak sizden, tevfik ve inayet Allah Teâlâ'dandır.
Haftanın tüm günlerinde 08:30 - 01:00 saatleri arasında ulaşabilirsiniz.
WhatsApp: 0545 223 76 69
bilgi@ihvan.com.tr