x

Esma-i Hüsna Şerhi, Fazileti ve Sırları-1272

Pamuk Yayınevi
Ürün Kodu : 9786058824317
Esma-i Hüsna Şerhi, Fazilet ve Sırları Kitabının Tanıtım ve Satış Sayfasıdır
145,00 TL
  • Ürün Özellikleri
  • Ödeme Seçenekleri
  • Yorumlar (0)
  • Tavsiye Et
  • Resimler
  • Beni Ara
  • ESMA-İ HÜSNA ŞERHİ, FAZİLETİ VE SIRLARI

    Sayfa Sayısı: 592

    Cilt Durumu: Ciltsiz

    Boyut: 13,5 x 20,5

    Muhterem kardeşim,
    Allah Teala yüce isimlerini ihtiva eden bu eseri dünya ve ahirette kurtuluşumuza bir vesile eylesin.

    Rabbimiz, kainata bir hidayet güneşi olarak gönderdiği Efendimiz Hazreti Muhammed (a.s.)’in izini takip etmeyi, tavsiye buyurduğu kaynaklardan içmeyi, içirmeyi, faydalan-mayı, faydalandırmayı bize nasip buyursun.

    "Dua, ibadetin iliği, özüdür" buyuran Efendimiz’in bu sözündeki hikmet nedir? Bunun üzerinde biraz durmak icab eder:

    Biliyoruz ki, fabrikanın imal ettiği bir aletin veya bir motorun çalışması için mutlaka bir enerjiye ihtiyacı vardır. Enerjisiz bir motor muattaldır. Hiçbir işe yaramaz. Ondan hiçbir fayda da elde edilemez. Bu bir gerçektir. Bunun aksini iddia edecek kimse de düşünülemez. Yani enerjisiz hiçbir motor ve alet çalışmaz.

    ESMA-İ HÜSNA ŞERHİ, FAZİLETİ VE SIRLARI



    İlik, insan denilen en büyük fabrikanın enerji kaynağı-dır. İlik, çalışıp fonksiyonunu icra etmez, o insan denilen fabrikayı çalıştıran kan imalini gerçekleştirmezse, fabrika fonksiyonunu yerine getirmez, yıkılmaya,ölüme mahkum olur. İşte bunun için sevgiliPeygamberimiz "Dua ibadetin iliği, özüdür" buyurmuşlardır.

    Böylece duanın ne kadar güçlü bir kuvvetve enerji kay-nağı olduğunu anlamış oluruz.

    Motorun normal bir biçimde çalışması için enerjinin saf olması icab eder. Saf olmayan bir enerji ile motor çalışmaz. Çalışsa da randıman elde edilemez. Aynen bu misalde olduğu gibi, madem dua da bir kuvvet ve enerji kaynağıdır, öyleyse kendisinden beklenilen fonksiyonun meydana gele-bilmesi için, haram lokma, riya, zulüm, büyüklenme, İslam dışı yaşama, Allah’ın emirlerini bir bütün olarak kabul etme-me, onları yaşayıp başkalarına örnek olmama gibi yabancı cisimlerden bir tanesinin dahi ibadetimizin özü, duaya karıştırılmaması gerekir. Acaba yaptığımız dualar, neden fonksiyonunu yerine getirmiyor? Bunu iyi düşünmeli, sebebini Kur’an’dan ve Efendimiz Muhammed Aleyhisselam’dan sorup öğrenmeliyiz. Allah Teala, koyduğu prensiplerini kabul etmeyenlerin duasını kabul etmeyeceğini açık bir biçimde Kur’an’da beyan buyurmuşlardır.

    Efendimiz Aleyhisselam da:

    ESMA-İ HÜSNA ŞERHİ, FAZİLETİ VE SIRLARI


    "Yediği haram, içtiği haram, giydiği haram kimse, ellerini açmış dua ediyor. Hiç onun duası kabul edilir mi?" buyurmuşlardır.

    Haram, yiyenin kalbinde hemen bir değişiklik meyda-na getirir; ahlakı bozulur, ondaki iyi huyların ve hasletlerin yavaş yavaş kaybolduğu herkes tarafından açık bir biçimde görülür. Çünkü bu kişi, Allah’ın bir emanet olarak verdiği vücut makinasını çalıştıran enerjiye, yabancı bir madde karıştırdığı için, ilahi makinada hasarlar meydana getirmiş-tir. Bunu daha iyi anlayabilmek için etrafınıza bir göz atma-nız, kalbinizin kanaat getirmesi bakımından yeterli olacaktır. Cemiyetimizde öyle insanlar vardır ki, bunların hal ve du-rumlarına bakıldığında gıpta etmemek mümkün değildir. Çünkü onların işleri, yaşayışları, ahlakları, ibadet ve taatları Allah’ın rızası içinde meydana gelir. Ne zaman hırsla etrafa saldırmaya başlayınca, her şey birden değişiverir. Camiden, cemaatten, güzel bütün hasletlerden yavaş yavaş uzaklaş-maya başlar ve kopan teşbih taneleri gibi dağılır. Ve böylece iyi değerlerini teker teker kaybeder. İnsanlığını yitirir. Aç kurt gibi her şeye saldırmaya başlar. Asırlarca islamın bayraktar-lığını yapmış ve onu bize kadar sağlam kaynaklarla ulaştır-mış sahabeyi, müctehidleri, alimleri tenkit etme zavallılığına saplanırlar. Mübarek ecdadımız, eserleri ile kütüphaneleri-mizi doldurmasalardı, onlar bu allameliklerini nereden, hangi kaynaktan alacaklardı? Bunu hiç düşünemezler. Onların bu içinde bulundukları şifasız hastalıkları, işledikleri ve yedikleri haramlardan meydana gelmektedir. Çünkü insanın midesi bir geminin ocağı ve kazanı gibidir. Kendisi de bu kazanın ocakçısıdır. Geminin makinalarınıçaliştırmakiçinsu kazanı, su ve kömür gerekir. İnsan bedeninin ocağının kömürü de yediğimiz gıdalar ve içtiğimiz sulardır. Gerek suyun, gerek kömürün, gerekse hararetin ölçülü olması lazımdır. Aynen bunun gibi yemede ve içmede haddi aşmamak gerekir ki, vücud makinasının bütün organları düzenli çalışsın. Aksi takdirde her şey allak bullak olur.

    Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
    "Yüce Allah’ın en çok sevmediği kimse, çok uyuyan, çok yiyen ve çok içen kimsedir."

    Haram lokma yemek çörçöp ile ocağı tutuşturmaya benzer. Bunlarla ocak tutuşmaz, gemi hareket etmez. Vakit boşa geçer. Ahiret seferi uzun bir seferdir. İbadetin onda dokuzu helal lokma ile gerçekleşir. Bir haram lokma, insa-nın ibadetinin kırk gün kabul edilmemesine sebep olur.

    İçki, insanı sarhoş ettiği gibi haram lokma da manevi-yatını zehirler. Allah’ı zikretmek ise manevi gıdadır. Gıdanın içine zehir katılınca insanın ruhunu öldürür. Çok yiyenin kalbi katılaşır, tembelleşir, kafası Allah’ın kelamı karşısında duygusuzlaşır, ibadeti azalır, sağlığını kaybeder. İbadetten zevk almayanın kalbi hastadır. Böyle bir kalb Allah’ın mari-fetinden mahrum kalır. Rabb’ini tanıyamaz.

    Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:

    "Karnını tıka basa dolduran kimse melekut alemine yükselemez. Çünkü insanın midesi melekut alemi ile kalb aynası arasındadır. Mide fazla doldurulduğu zaman kalb aynası buğulanır, kendine gerçekleri göstermez."

    ESMA-İ HÜSNA ŞERHİ, FAZİLETİ VE SIRLARI


    "Az ye, az iç, az uyu. Ten mezbelesinden geç, gönül bahçesine göç."

    Kalb aynasının parlaklığı az yemektedir.Mideni üçe ayır: Bir kısmını yemekle, bir kısmını suyla doldur. Bir kısmı da boş kalsın. İnsanın karnını doyuruncaya kadar yemesi mübahtır. Doyduktan sonra yemesi ise haramdır.

    İnsanın farz olan ibadetleri yerine getirecek kadar yemesi farzdır. İbadet esnasında ağırlık verecek kadar yemek ise mekruhtur. Efendimiz hiçbir zaman karnı doyuncaya kadar yemek yememiştir. Harama yaklaşmamak için fazla-dan kaçınmak gerekir. Şüpheli şeyleri yiyeninimanı kema-le ermez. Efendimiz: "İçki İçen kimsenin kalbinden iman nuru çıkar" buyurmuştur.

    Sevgili okuyucularım,
    Buraya kadar dualarımızın kabul edilmemesindeki ger-çekleri sizlere açıklamaya çalıştım. İzah edip faydalıolabildimse ne mutlu bana. ARİF PAMUK

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.